Özgürlük Yazarları
P.S. I Love You, Unbroken ve The Comedian filmleri ile sinemaseverlerin hafızasında yer edinen Richard LaGravenese’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ve 2007 yılında izleyici ile buluşan Freedom Writers (Özgürlük Yazarları), her ne kadar çeşitli nedenlerle toplumdan soyutlanarak yaşama tutunmaya, hayatta kalmaya çalışan ve her biri farklı bir öyküye sahip olan bir grup öğrenci ile mesleğine yeni başlamış ideal bir öğretmenin klişe hikayesiymiş gibi dursa da, gerek oyunculuk başarısı, gerek karakterlerin doygunluğu gerekse de olayların gerçek bir öyküye dayanıyor olması ile klişeler içerisinde bir adım öne çıkan bir yapıt olarak ifade edilebilir.
Özgürlük Yazarları’na Genel Bir Bakış
Yönetmen: Richard LaGravenese
Oyuncular: Hilary Swank, Patrick Dempsey, Scott Glenn, Imelda Staunton
Yapım Yılı: 2007
Ülke: USA & Canada
IMDB: 7,6/10
Süre: 2 Saat 3 Dakika
Özgürlük Yazarları Konusu
Bir önceki paragrafta da kısaca ifade edildiği üzere Özgürlük Yazarları, konusu itibariyle genç ve idealist öğretmen Erin Gruwell’in (Hilary Swank), çete savaşlarının ve ırkçılığın tırmanışta olduğu bir dönemde göreve başladığı Woodrom Wilson Lisesi’nin 203 numaralı dersliğindeki sorunlu, daha doğrusu yaşamları çeşitli nedenlerden ötürü alt üst olmuş öğrencilerine birçok engeli aşarak ulaşması ve onları içine düştükleri bu girdaptan çıkartmaya çalışmasına odaklanan bir eserdir.
Hikayesini Özgürlük Yazarları’nda Eva’nın günlüğünden takip ettiğimiz Erin Gruwell’in 203 numaralı sınıfında yer alan öğrenciler farklı ırklara mensuptur ve bu durum yalnızca sınıfta değil okulda, sokakta ve şehirde de şiddet olaylarına sahne olur. Öğrencilerin arasındaki bu sert ayrım Erin’in onlara ulaşmalarını ve bakış açılarını değiştirmelerini engelleyecek, dolayısıyla Erin Gruwell’in belki de ilk ve en önemli problemi; farklılıklarını öğrencilerine kabullendirmek olacaktır.
Bu aşamda; Özgürlük Yazarları filminin bütününe bakıldığında verilmek istenen ‘ırkçılık’ mesajının çoğu zaman yüzeysel kaldığını söylemek mümkündür. Filmde ırkçılık şu an ve geçmiş olmak üzere iki kanalda incelenmiş; Gruwell ve öğrencilerinin Nazilerin Yahudi soykırımıyla ilgili çıktığı yolculuk ırkçılığın geçmişini, sınıfta, okulda ya da sokaktaki şiddet olayları ise ırkçılığın şu anı temsil etmiştir. Eleştiri olarak ırkçılığın filmin odağı içerisinde nerede yer alacağının tam anlamıyla tespit edilememesinin bu yüzeyselliğe neden olduğu söylenebilir.
Tabii bu konuda takdir edilmesi gereken noktaların varlığı da atlanmamalıdır. Erin Gruwell’in öğrencilerine birbirlerinden hiçbir şekilde farklı olmadıklarını ve hayatlarını aynı berbat tercihler ile mahvettiklerini göstermek adına sınıfta oynattığı basit oyun bizce filmdeki birçok ırkçılık mesajından çok daha etkili ve birleştiricidir. Yine filmin olay örgüsünün netleştiği andan itibaren verilen değişim mesajları da, dikkatlerden kaçmaması gereken bir detaydır.
Özgürlük Yazarlarını değerlendirirken ırkılığın yanı sıra üzerinde durulması gereken bir diğer nokta; sokaktaki öğrencileri okul sıralarına çekmek adına hayata geçirilen eğitim programının okul yönetimi ya da diğer birçok öğretmen tarafından hangi açıyla değerlendirildiğidir.
Özellikle okulda yüksek not ortalaması ile ayrıcalıklı öğrenciler olarak kategorize edilen grubun odak noktası haline getirilmesi ve okula yalnızca orada bulunmak zorunluğuyla gelen öğrencilerin tümüyle göz ardı edilerek birkaç romandan dahi mahrum bırakılıyor olması, Özgürlük Yazarları’nın eleştirdiği noktalardan biridir. Özgürlük Yazarları’nın eğitim sistemine getirdiği eleştiriler bakış açısını farklı bir kanal ile gündeme getiren Ölü Ozanlar Derneği de hiç şüphesiz bu noktada hatırlanması gereken yapıtlardandır.
Nitekim filmin işlediği yaşamın içinden çıkan bu öyküde kahramanlarımız 203 numaralı derslikte başarılanı ABD’nin tümüne yaymak adına Özgürlük Yazarları Vakfı’nı kurmuş ve Erin Gruwell’in kendi öykülerini yazmaları için onları teşvik ettiği günlüklerini 1999’da yayınlayarak özgürlüklerini deyiş yerindeyse tescillemişlerdir.
Tüm bunların sonunda Özgürlük Yazarları ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak gerekirse; klişe bir çıkış noktasına sahip olmasının yanında karakterlerin mahvolan yaşamlarına dair verdiği kesitlerin ya da ırkçılık üzerine verdiği mesajların yüzeysel kalması ve çoğu zaman duygusal yoğunluğu izleyice tattırma fırsatını kaçırması ile eleştirilen bir yapıt olsa da, yaşama sarılmak adına size ilham verebilecek ve içinizi ısıtabilecek bir film olduğu kesin olarak ifade edileilir.